2 Ekim 2012 Salı

Şehirde Reklam Var, Reklamda Şehir..

Reklam, talep yaratma sanatıdır. Herhangi bir malı, ürüne ve hizmete olan ihtiyaçlarımızın farkına varmamızı sağlayan ve sonunun da bizi satın alma eylemine, ikna eden, tanıtımların bütünüdür. İnsanların ihtiyaçları her an her yerde ortaya çıkabileceği için, kitle iletişim araçlarının dışında, sokaklarda da çeşitli reklamlarla her türlü tanıtım yapılmaktadır. Ee evet bunlar biliyoruz.. Özellikle, İstanbul gibi büyük metropollerde, sokak reklamları daha da yoğundur. Buda amenna.. Fakat, bin bir emekle ve yüksekçe bir maliyetle hazırlanan sokak reklamları; billboardlar, afişler, tanıtım tabelaları insanlara nasıl yansımaktadır. Her gün geçtiğimiz caddelerde, sokaklarda beklediğimiz otobüs duraklarında, her biri farklı yaratıcılıkla her biri farklı amaçla hazırlanmış reklamları, o an nasıl görüyorsak öyle algılıyor ve reklamlar duygularımız da o şekilde yer ediyor. Şehir reklama ne katıyor diye düşünürken fark ettim ki insanlar ve akıp giden hayat, reklam çalışmalarına çok büyük hikayeler katabiliyor; çünkü hayat televizyon ekranlarında bir grup karar koyucu tarafından şekillenirken; sokaklarda insanlar tarafından şekil alıyor. Yani sokaklarda, hüküm insanlara kalıyor buda reklamları çok farklı şekillendiriyor. Reklamlar için sokaktaki en uygun yerler bulunmuş. Örneğin; Vodafone’nun Kadıköy vapur iskelesinin karşısındaki, “Vapurda rahat rahat konuş” sloganlı reklamı, gözlemleyebildiğim kadarıyla, benim gibi vapurdan inen birçok insanın dikkatini çekiyordu ve dikkatler birkaç saniyeliğine de olsa oraya kilitleniyordu. Bazıları uygun yerde olsa bile şehrin kirliliğinden nasibini almıştı: özelikle, Doritos’un Nişantaşı’nın ortasındaki Megan Fox’lu billboardında tam da cips paketinin yanına denk gelmiş, ağaç dallarından birinin üzerinde unutulmuş mavi bir bez parçası gibi. Kimi billboardlarsa önünde farklı hayatlar barındırıyor, Digiturk’ün “SÜPER FİNAL” sloganlı billboardının önündeki bomboş duran ayakkabı boya tezgahı gibi. Sokakta en çok dikkat çeken reklamlar hiç şüphesiz ki bütün gün bir cadden diğer caddeye gezen tramvaylar üzerindeki reklamlar; çünkü tramvaylar zil sesi duyulur duyulmaz ilgi odağı oluyor. Dükkanların üzerindeki tanıtım tabelaları ise bizi bir nevi reklam bombardımanına tutuyor; bir iletişim bayiinin üzerinde sıralanmış “iPhone, Avea, Turkcell, Vodafone” tabelaları gibi. Sokaklarda reklam akıp giden hayatın bir parçası oluyor; kimi insanlar tarafından yırtılıyor, kimine insanlar sırt çeviriyor, bazıları insanlarda küçük mutluluklar yaratıyor, kimi içimizi acıtıyor; bazıları ise şehrin köhneliğinden, kirliliğinden nasibini alıyor. Sokaklarda asıl kahramanları insanları ile buluşan reklamlar, daha da büyük bir anlam taşıyor ve farkında olmasak bile insanlar üzerinde daha derin bir etki yaratıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder